Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Gençliğin Moda Hastalığı; Melankoli

Gönderen Konu: Gençliğin Moda Hastalığı; Melankoli  (Okunma sayısı 2700 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı ebrar

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 2485
  • Cinsiyet: Bayan
Gençliğin Moda Hastalığı; Melankoli
« : Mart 06, 2010, 01:16:53 ÖS »
İnsan sıkıntılı olabilir ki bu sadece insana mahsus bir haliyeti ruhiyedir. Sıkıntı ve üzüntü karşısında yapılacak şeyler bellidir. Birincisi sıkıntıya sebep olan şeyi arama (sebepler dünyasında), ikincisi onu bulma, üçüncüsü elhak çözüme kavuşturmaktır.

Sıkıntımızın sebebi… Sebebimizin söküğü… Ve bu söküğün iğne ipliksizliği bazen insanın tahammül sınırlarını zorlayabilir. Sabrı hatırlatmalı tabii bu süre zarfında nefse. Müminin silahı sabrı.

Sıkıntımızın yaptığımız bir hatadan mı, hatadan ötürü duyulan pişmanlıktan mı, ‘sorumluluklarımızı’ ertelemekten mi geçtiğini tespit etmeli. Belki bunların hiç biri değil. İncir çekirdeğini doldurmayacak mahiyette bir sebep de olabilir bu. Belki de sebepsiz olduğunu düşünüyoruz, olabilir. Allah kulunu sınar. Bize söylediği gibi ‘kaldıramayacağımız yük’ altında bırakmaz biz acizleri. Bunu da sık sık hatırlamalı değil mi?

Bazen de sıkıntımızın sebebi dünya hayatına fazlasıyla saplanmaktır. Hırslanmaktır… Bu hırs sonucu bize uğrayan başarısızlıklardır. Ama hırs ki hasaretten öte bir şey değildir.

Allah fazla(!) neşenin içinde boğulup, rabbini unutan kuluna da kendini hatırlatır. Tabiri caizse; kuluna uyanması için seslenir. Her sıkıntıda O’na giden bir yol muhakkak vardır. İş ki o yolu bulabilmektir. Ne mutlu o yolu bulup şükrünü dillendirene!

Tabi bu ruh hallerini aşmak için müminin bir başka silahı duaya da ihtiyaç vardır. Hele ki dost duasına. Hani bir söz biliriz biz:

‘Ehlince malumdur ki bahanesiz dost bağına girilmez ve yine malumdur ki dost elinden /gel/ olmazsa varılmaz’, derler…

İbn Abbas (r.a) rivayet ediyor;

Bir adam Resulullah (s.a.v.)'a;

-Ey Allah'ın Rasulü, Allah'ın velileri kimlerdir?

-Görüldükleri zaman Allahutelanın hatırlanıp zikrolunmasına sebep olan zatlardır, buyurdu.

(İbnu kesir,II,422;Şevkani,Fethu'l Kadir,II,458.)

Dostların duasını almak için onları düşünmeli, düşündükçe Allah’ı hatırlamalı. Onları düşünen kalbin uyanık kalması daha kolaydır çünkü dualar alır bu kalpler. Allah’ı hatırlayan kalp dünya meşgalelerinden uzak tutar kendini. Rahmet, adalet, mükâfat ve sadıklık kapısı… En önemlisi de saadetin bulunacağı bir kapıda olmak ve bu kapıya layık olmak çabasındayız. Hüzün elbette ki Efendimiz (sav) in de buyurduğu gibi ‘dostumuzdur’ ama hüznün aşırısı üzüntüdür ve üzüntü ise şeytandandır.

Hâsılı efendim;

Yol ki susamış gönüllere su… Yol ki şairin en güzel şiiri… Yol ki ressamın paletindeki o en güzel renk… Yol ki susmuşluğumuza Meryem asaleti… Yol ki ayakta ölmüşlüğümüzde Süleyman asası…

Ben’le yürüyemezsin oraya! Nefsin O’nu iter çünkü. Kendinle gelmeyi ise sakın düşünme! Kendin bile kendinin değilken sana emanet olan bir şeyi ‘dönüş’lülüğünü bilmediğin bir yolda harcama.

İlerlemek isteyen beynindeki, cümlelerindeki ‘ene’ kafesini çıkarıp koşuyor. Öyleyse biz niye duruyoruz.

Allah yolda muzaffer etsin ve sapmışlıkların kucağına düşürmesin.

Biz! Seni istiyoruz Allah’ım…



 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek