Bir nasihat
Hiç bir zaman yüzünden edeb, namus ve kanaat perdesini açma! Bunu yaptığın an, halka rezil ve rüsva olursun. Halkın sana yardımını kalbinden çıkar. Halka güvenme; kudreti, kuvveti Allah’tan gör ve bekle!
Abdulkadir-i Geylanî -kuddise sirruhu-
***
Özel araba
Üstad Necip Fazıl Kısakürek rahmetullahi aleyhe sorarlar:
— Üstat özel arabanız yok mu?
Keskin zekâ küpünün verdiği cevap hikmet doludur:
— Ona en son bineceğiz.
***
Kıssa deyip geçme!
Bir zengin öldü. Bir köşk ile iki oğlu kaldı. Köşkü paylaşmakta anlaşamadılar, kavgaya tutuştular. Duvardan bir ses geldi:
“Benim için birbirinize düşman olmayınız. Ben bir padişah idim. Çok yaşadım. Mezarda yüz otuz sene kaldım. Sonra, toprağımla çanak çömlek yaptılar. Kırk sene evlerde kullandılar. Kırıldım. Sokağa atıldım. Sonra, benimle kerpiç yaptılar. Bu duvarın inşasında kullandılar. Birbirinizle dövüşmeyiniz. Siz de, benim gibi olacaksınız” dedi.
***
Uyandır artık ya Rab!
Akıp giden zaman içinde bir kafesteyim,
Her türlü amelde çok ahesteyim,
Kabrim beni bekliyorken dünyalık hevesteyim,
Uyandır artık Ya Rab! Belki son nefesteyim…
Mevlana Celaleddin-i Rumî -kuddise sirruhu-
***
Bu nasıl tevekküldür!
Şakiki Belhî Hazretleri, bir kıtlık senesinde, herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda, zengin bir adamın kölesinin neşeden oynadığını gördü. Ona sordu:
— Herkes kıtlıktan, açlıkla karşı karşıya olmaktan inler dururken, sen neye güvenerek böyle oynayabiliyorsun? Köle cevap verdi:
— Benim efendimin yedi tane köyü var ve çok zengindir. Her ihtiyacımızı efendimiz bol bol sağlıyor.
Şakiki Belhi kuddise sirruhu, kıtlıktan muzdarip talebelerine buyurdu ki:
— Kendimize gelelim! Bir köle efendisinin yedi köyüne güveniyor, kendini emniyet içinde hissediyor. Bizler ise dünyadaki bütün köylerin, şehirlerin sahibi ve her canlının rızkına kefil olan Allahu Teâlâ’nın kullarıyız. Böyleyken, bu nasıl tevekkül ki hala rızık endişesi içindeyiz?..
***
Biz de onlara yaklaşıyoruz
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
— Efendim, 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Şecaat ve cesarette zirve olan Alparslan hiç önemsemeyerek:
- Biz de onlara yaklaşıyoruz! Der…
***