Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Trying to access array offset on value of type null in /home/tsstfrm/public_html/Sources/Load.php on line 2074

Notice: Undefined index: googletagged in /home/tsstfrm/public_html/Sources/GoogleTagged-Integrate.php on line 35
Arıların Sırlı Dünyası

Gönderen Konu: Arıların Sırlı Dünyası  (Okunma sayısı 3823 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı stalker

  • Grupsuz
  • *
  • İleti: 1986
  • Cinsiyet: Bay
Arıların Sırlı Dünyası
« : Ağustos 03, 2009, 11:34:10 ÖS »
Arıların Sırlı Dünyası


Üzerinde en fazla araştırma yapılan böceklerden biri de arılardır. Arılar; bitkilerin tozlaşması ve çeşitli arı ürünleri için yetiştirilir. Bal arıları, koloni hâlinde yaşayan ve muhteşem bir cemiyet hayatına sahip kılınmış böceklerdir. Bu sosyal yapıda, insanların ancak akıl ve deneme-yanılma yoluyla buldukları mükemmel bir işleyişi, arılar yaratıldıkları günden beri sergilemektedir.
Normal şartlarda bir kovanda, bir ana arı, sayıları mevsimlere göre değişebilen birkaç yüz erkek arı ile binlerce işçi arı bulunmaktadır. Ana arı, belirli şartlar altında günde 1.500–3.000 yumurta bırakarak yeni nesillerin yaratılmasına vesile olur. İşçi arıların yumurtalıklarının gelişmesi, ana arıya sevk-i ilâhî ile salgılattırılan feromonlarla önlenerek, onların ana arı hâline gelmeleri engellenir. Böylece kolonideki fertlerin birlik ve nizam içerisinde hareket etmeleri ve kabiliyetlerine uygun işleri olağanüstü bir yardımlaşma ve iş bölümüyle yapmaları sağlanır.
Üstün bir yumurtlama kabiliyetine sahip kılınmış olan ana arı, kovanda devamlılığı ve düzeni sağlar. Yumurtaların ve çıkan yavruların bakımı, kovan içi ve dışı diğer hizmetler işçi arılar vasıtasıyla yerine getirilir. Erkek arılar ise, yeni bir neslin gelişine vesile olmak için, uçuşa çıkarak ana arılarla bir araya gelir.

Arı-bitki münasebeti
İlkbaharda çiçeklerin salgıladığı değişik renk, terkip ve kokudaki nektar ve olgunlaşan polenlerle arı ve diğer polinatör (tozlayıcı) böceklere zengin bir sofra sunulmaktadır. Bitkilerin çoğunun tozlaşma ve döllenmesi için başta arılar olmak üzere polinatör böcekler vazifelendirilmekte, karşılığında ise böceklerin besin ihtiyaçları polen ve nektar olarak sunulmaktadır. Bazı bitkilerin tozlaşması ise, rüzgâr yardımıyla sağlanır. Polinatör böcekler içerisinde arıların tozlaşmadaki payı % 80’dir.
Arılar; kırmızıyı, koyu gri veya siyah olarak algılar. Arıların tozlaştırdığı bitkilerin hiçbirinin çiçekleri, tamamen kırmızı değildir. Çiçekleri tamamen kırmızı olan bitkilerin sayısı çok azdır, bu sebeple bu durum arıların çiçeklerle olan münasebetlerine bir zarar vermez.
Bir bal arısı, her polen seferinde ortalama 100 çiçeği dolaşmakta ve toplam ağırlığı 20 mg’ı bulan (beş milyon tane) polen toplamaktadır. Bir arının günde yapabildiği polen seferi sayısı 5–10 kadardır. Bir arı ailesi yılda iki milyon civarında polen seferi yapar, bunun karşılığında kovana 40 kg kadar polen taşınır. Türkiye, dört milyonu aşan arılı kovan varlığı ile bu sahada dünyanın ikinci büyük ülkesidir. Buna göre ülkemiz arıları, 4 milyon koloni x 2 milyon polen seferi x 100 çiçek = 8 x 1014 çiçekte tozlaşma hizmeti vermektedir. Bir çerçevenin iki yüzünde 6.000 civarında petek gözü bulunmakta ve her bir gözün balla doldurulabilmesi için 60 nektar seferi gerekmektedir. Arılar, her seferde en az 100 çiçeği dolaşarak kovana ortalama 30 mg nektar getirebilmektedir. Arılar, üç kg civarındaki bir çerçeve bal için, en az (6.000 göz x 60 sefer x 100 çiçek) 36.000.000; bir kg bal için ise, 12.000.000 çiçek ziyaret etmektedir. Türkiye’de bir yılda 70.000 ton bal üretilmekte, bunun için de 84x1013 çiçek, arılar tarafından ziyaret edilmektedir.
Bu hususta dikkat çekici diğer nokta ise, bir arı ilk olarak hangi bitki türünden polen almaya başlamışsa, yükünü tamamlayıncaya kadar sadece o bitki türünün çiçeklerini dolaşır. Arılar, önce polen toplamaya başlamış ise, ayrıca nektar toplama yoluna gitmez. Eğer çalışmaya önce nektar toplanarak başlanmışsa, nektar yükü tamamlandıktan sonra, polen de toplanır, böylece kovana hem nektar hem de polenle dönülür. Bu şekilde arılara, işin şuurunda olmadan tozlaşmayı aynı tür bitkiler arasında yapmaları ilham edilerek, çapraz tozlaşmaya ve döllenme olmamasına bağlı ürün kaybı önlenmektedir. Arıların görünen işi nektar ve polen toplamak olduğu hâlde, onları aynı bitki türlerine sevkeden Yaratıcı, tozlaşma ve döllenmeyi sebepler açısından arılara bağlamıştır.

Petek inşası
İşçi arıların karınlarının alt kısmına yerleştirilen mum bezlerinden çıkan bal mumuyla inşa edilen peteklerin altıgen şekli rastgele bir tercih değildir. Yapılan mühendislik hesaplamaları; belirli bir sahada yer kaybı olmadan, en az bal mumu kullanılarak, en dayanıklı, en kolay ve en az işçilikle yapılan, en fazla gözün sığdırılabildiği, en uygun şeklin altıgen olduğunu göstermektedir. Arıların vücuduna uyumlu olarak yere dik inşa edilen peteklerdeki altıgen prizma şeklindeki gözler, balın akmaması için gerekli en ideal eğim olan yatayla 9-14 derecelik bir açıyla örülmektedir. Arıların bu kadar ince ve hassas mühendislik hesaplarını binlerce yıldır hiç şaşmaz ölçülerle kullanmaları ibret vericidir.

Temizlik anlayışı
Bal arıları; temizlik, titizlik ve çalışkanlığın sembolüdür. Arı lârvasında sindirim sistemi, anüse bağlı olmadığından, sindirim atıkları vücutta depo edilerek, lârvaya verilen petek içerisindeki gıdaya dışkı bulaşması önlenir. Beslenmesi tamamlanıp koza örmeye başlayan lârva, dışkısını petek gözünün tabanına bırakır ve kendisine öğretilmiş gibi, ergin olur olmaz gözü temizler. Yakın çevresindeki işçi arılar, ana arının temizliğini hiç aksatmazlar. Arılar, yaz aylarında kovan içine dışkılamadıkları gibi; aylarca süren kışlatma dönemi boyunca dışkılarını rektumlarında (son bağırsaklarında) biriktirirler ve baharın ilk uçuşlarda dışarıya atarlar. Arılar, bir şekilde kovana giren ve iğneleyerek öldürdükleri yabancı canlıları, dışarı taşıyamazlarsa, propolis ile onları âdeta mumyalayarak kokuşmalarını ve kovanı kirletmelerini önlerler. Her gün meradan dönen binlerce arı, yuvaya herhangi bir enfeksiyon bulaşmaması için, çok güçlü bir antimikrobiyal tesiri olan propolis ile kovan giriş deliğinde dezenfekte edilerek içeri alınır.

Feromonlar
Arıların davranışlarının şekillenmesi ve kendi aralarında haberleşmelerinin temininde vazifeli olan kimyevî mesaj molekülleri feromonlardır. Feromonlar esas olarak, ana arının vücudundan salgılanır; ancak işçi arılara da bazı feromonlar salgılatılmaktadır. Ana arının çene (mandibular) bezlerinden salgılanan feromonlar sürekli olarak kovan ortamına yayılır. Bu feromonlar vasıtasıyla kovandaki binlerce arı, aile birliği içinde bir arada tutulur ve yapılacak işler için sevk ve idare edilir. Ana arının etrafında, bakım beslenme ve koruma vazifesi üstlenmiş bir grup bakıcı genç işçi arı bulunur. Bakıcı işçi arılar, vücut temasıyla aldıkları ana arı feromonlarını koloninin diğer fertlerine aktarır. Arılar bu feromonların tesirinde kaldıkları sürece, anaya mutlak bağlılık içerisinde, fizyoloji ve kabiliyetlerine uygun işler yapar. Buna karşılık ana arı yaşlılık, sakatlık, genetik anormallikler gibi herhangi bir sebeple vazifelerini yapmakta, koloniyi sevk ve idare etmekte yetersiz kaldığında, arılar ya oğul vererek performansı düşen ana arıyı kovan dışına atmakta yahut öldürerek yerine yenisini yetiştirmektedir. Her ana arının feromon kokusu farklıdır. Bir ailedeki arılar, kendi ana arılarını, yuvalarını ve ailenin diğer fertlerini bu koku ile tanır. Arılar bu koku sayesinde başka kovanlara yönelmediği gibi, şaşırarak kovanlarına girmeye çalışan yabancı arılara da giriş izni vermez.

Her kovanın giriş deliği önünde, kovanı korumakla vazifelendirilmiş, diğerlerine göre daha yüksek iğneleme refleksi ve kabiliyeti ile teçhiz edilmiş bekçi arılar bulunmaktadır. Bu arılar, aileye tecavüze yeltenen herhangi bir yabancıyı, kovan giriş deliği önünde yaptıkları müdahaleyle tesirsiz hâle getirmektedir; içeri girişine engel olamadıkları yabancıyı ise, 2 heptanon adlı bir alarm feromonuyla damgalayarak kovandaki bütün fertlerin ona saldırmasını sağlamaktadır. Fakat yanlışlıkla kovana gelen nektar ve polen yüklü başka kovanların kötü niyetli olmayan arılarının yüklerini boşaltmalarına izin verilir. Ayrıca işçi arılar nektar veya polenini aldıkları çiçekleri de 2 heptanonla işaretleyerek diğer arıların aynı çiçekte gereksiz yere zaman kaybetmelerini önlemektedir. Arılar zengin bir kaynak bulduklarında ise, klâsik danslarına ilâveten, kaynağı ve bu kaynakla kovan arasındaki yolu, nasanof feromonu ile işaretleyip diğer arıları oraya yönlendirmektedir. Oğul verme durumunda, oğul kütlesindeki arılar, yine aynı feromonla işaretlenerek, yeni yuva yerini belirler ve burada toplanırlar.
Çiftleşme uçuşuna çıkan bir ana arının vücudunda sentezlenen feromonlar, erkek arıları cezbetmeye ve onların kendisini bulmasına vesile olur. Bütün bu enteresan hususiyetleriyle kâinat kitabından bir sayfa olan arıların, daha bilemediğimiz birçok hususiyeti vardır. Kur’ân-ı Kerîm’de “Rabb’in bal arısına vahyetti: ‘dağlardan, ağaçlardan ve kurdukları çardaklardan evler edin!’ ‘Sonra her çeşit meyvelerden ye de, Rabbinin yollarında boyun eğerek yürü!’ ‘Onun karınlarından renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, onda insanlara şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir millet için işaret vardır.’ (Nahl/68-69)” denilerek, boylarından büyük işlerde istihdam edilen bu yaratıkların, daha incelenecek çok yönlerinin olduğuna dikkat çekilmektedir.


Prof. Dr. Ferat GENÇ

Çevrimdışı musalli

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4058
Arıların Sırlı Dünyası
« Yanıtla #1 : Ağustos 04, 2009, 01:11:25 ÖS »

Ne kadar okursan oku, öğrenmeye çalışırsan çalış bildimediklerin bildiklerinden daha çok oluyor..Basit görünen ufacık bir detay , içerisinde ne büyük sırlar barındırıyor oysa..Hiçbir şey sebepsiz değildir amenna.. Tefekkür ise bir çok kapının anahtarıdır..

 Teşekkür ederim..

Çevrimdışı stalker

  • Grupsuz
  • *
  • İleti: 1986
  • Cinsiyet: Bay
Arıların Sırlı Dünyası
« Yanıtla #2 : Ağustos 06, 2009, 02:16:54 ÖÖ »

Kesinlikle budur.Bilmenin ve öğrenmenin sınırı yok.Kainatın her zerresi  tefekkür anahtarıyla açılmayı bekleyen kilitlerle dolu.Kimini zamanı geldiğinde açabiliyoruz, ama bu açıl(a)mamışların yanında çok çok cüzi kalıyor.Zaten bu da Yaratan'ın sonsuz kudretinin göstergelerinden sadece biri.

Değerli yorumun için teşekkür ederim.

 

Seo4Smf 2.0 © SmfMod.Com | Smf Destek